kopyalamayı engelle

.

12 Haziran 2013 Çarşamba

Lullaby Baby İle Bebeğim Daha Rahat Uyuyacak :)

Bebeğinizi huzurla uyutmanız için çok güzel bir dinleti..

11 Haziran 2013 Salı

Bebek Banyosu

İzlerken huzur bulacağınız bir paylaşım..

9 Haziran 2013 Pazar

Video

 İlerleyen zamanda video paylaşımı yapılacaktır.

Hakkımda

İlerleyen zamanda bilgi paylaşımı yapılacaktır.

Çalışan Annenin ve Bebeğinin İlişkisi


Yeni anne oldunuz ve doğum izniniz bitmek üzere. Bebeğinizi emzirmeye devam etmek istiyorsunuz. Peki annelikle işi aynı anda nasıl götüreceksiniz? Bebeğinizi ofiste nasıl emzireceksiniz?

Günümüzde çoğu kadın annelikle çalışma hayatını birlikte götürüyor. Eğer yeni anne olduysanız ve doğum izninden işe dönüyorsanız, annelikle kariyerinizi bir arada yürütememe endişesi sizi korkutabilir.

Durumun zor olduğu kesin, ama bu başa çıkamayacağınız anlamına da gelmiyor. Burada önemli olan, önceden plan yapmak ve kendinizi çalışan bir anne olmanın gerektirdiği durumlara hazırlamak.

Bebeğinizden Ayrılmak
Yeni anne olduysanız, işe dönmek duygusal karmaşa yaratabilir. Bebeğinize birinin bakıyor olması sizde suçluluk duygusuna sebep olabilir ama aynı zamana da içten içe bir rahatlama hissedebilirsiniz. Tabii bir yandan da sorumluluklarınız artar. Ofisteki işlere, ev işlerine, eşinize, kendinize ve bir de bebeğe zaman ayırmak zorundasınız. Bu da oldukça yorucu olabilir.

Peki Ne Yapacaksınız? Nasıl Başa Çıkacaksınız?

İşe dönmeden önce:
İşe döneceğiniz tarihe karar verin.
Müdürünüzle kaç gün doğum izni alabileceğinizi konuşun. İşe dönüp dönmeme konusunda karar verme lüksüne sahip olmayabilirsiniz ama size izin verildiği ölçüde izin kullanabilirsiniz. İşe döneceğiniz günü haftanın son günlerine yakın seçin ki, ilk haftanız kısa olsun.

Güvenebileceğiniz bir kreş ya da bakıcı bulun.
Bebeğinizi başka birinin ellerine bırakmak zor geliyor olabilir. Güven duyacağınız birinin bebeğinize bakması ise sizi rahatlatır.

Müdürünüzle konuşun.
İşteki görevleriniz ve programınızı hakkında konuşun ki döndüğünüzde sizden ne beklendiğini biliyor olun. Eğer iş yeriniz esneklik sunabiliyorsa, esnek çalışma saatleri ya da durumu göre evden çalışma olanakları için konuşun.

İşe döndükten sonra:
Zamanı iyi değerlendirin ve düzenli olun.
İşle çocuk bakımı birleştirmek iyi bir zaman yönetimi ve organizasyon yeteneği ister. Pek çok sorumluluğunuz var. Bu nedenle her şeyin zamanında ve tam yapılabilmesi için bir ayarlama yapmanız şart.


Bebeğinizle bağlantınızı koruyun.
 Bebeğinizden uzaktayken onunla bağınızı kaybetmemenin yollarını arayın.
Örneğin gün içinde evi arayarak bebeğinizin nasıl olduğunu kontrol edin. Fotoğraflarını masanızın üzerinde bulundurun.

Yedekte bir planınız olsun.
Bebeğinizin hasta olduğu ya da onu bırakacak birini bulamadığınız zamanlar olabilir. O günler için mutlaka alternatif bir planınız olsun. Bebeğiniz hastalandığında izin almak için müdürünüzle konuşabilir, ya da bir yakınınızdan ona bakmasını isteyebilirsiniz.

Zaman zaman suçlu ya da üzgün hissedebileceğiniz gerçeğini kabullenin.
Çoğu anne suçluluk duygusuyla savaşmak zorunda kalır. Ayrıca bebeğinizle istediğiniz kadar zaman geçiremediğiniz için de kendinizi üzgün hissedebilirsiniz. Bu duygular ortaktır ve bunları başka annelerle ya da arkadaşlarınızla paylaşmak işe yarayabilir. Nasıl hissettiğinizi eşinize de anlatın. Eğer bu duygular artarsa, doktorunuza bahsetmekte fayda olabilir.

Yardım alın.
Her şeyi kendi başınıza yapamazsınız. Eşinizden, ailenizden ve arkadaşlarınızdan gelen yardım önerilerini geri çevirmeyin. İşe alışmaya çalışırken, diğer çalışan annelerin deneyimlerinden de faydalanabilirsiniz.

Kendinize zaman ayırın.
Zor görünebilir ama kendi varlığınızı beslemek için kendinize ait zaman ihtiyacınız var. Örneğin bebeğinizi dışarı çıkarabilirsiniz. Bu hem onun hoşuna gider, hem de kafanızı toparlamanız ve egzersiz yapabilmeniz için iyi fırsattır. Bebeğinizi yatırdıktan sonra hafif ve kolay hazırlanan bir yemeği tercih edin, rahatlatıcı bir banyo yapın. Bu, stres atmanıza yardımcı olur. Stresiniz ne kadar az olursa, bebeğinizle beraber geçirdiğiniz zamandan da o kadar keyif alırsınız.

Dinlenebildiğiniz kadar dinlenin.
Bazen o kadar yorgun olacaksınız ki, her şeyle nasıl başa çıkabildiğinize siz bile şaşıracaksınız. Bu nedenle uyumak için kendinize zaman ayırın. Mümkün oldukça geceleri erken yatın. Hafta sonu gündüzleri bebeğiniz uyurken siz de ufak bir şekerleme yapın.
Annelikle işi bir arada götürmek kolay değil ama bir kere bir program oturtup, bebeğinizi de buna alıştırdığınızda, işler kolaylaşacak.

Çalışan annelere emzirme önerileri
 İşe döndükten sonra da bebeğinizi emzirmeye devam etmeyi düşünüyorsanız, bazı zorlukları göze almanız gerekecek. Öte yandan bunun bebeğiniz için ne kadar önemli olduğu düşünülecek olursa, bu zorlukları göze almak, için hem bebeğinizle olan bağınızı sağlamlaştırır, hem de onun daha sağlıklı olmasını sağlar.

İşte işinizi kolaylaştırabilecek bazı ipuçları:

İşe dönmeden önce müdürünüzle konuşun.
İşteyken emzirmeyi düşündüğünüzü ona anlatın. Bunun sizin için ne kadar önemli olduğunu anlamasını sağlayın.

Sütü pompalayacağınız zaman hakkında konuşun.
Bu işi mola verdiğinizde yapacağınızı ve bunun işinizi aksatmayacağınızı belirtin. Eğer günde 8 saat çalışıyorsanız, 15 dakikalık iki pompalama molasını önceden planlayın. Bu iki molayı gün içine eşit şekilde yayarsanız daha çok işe yarar.

Pompalama için gözlerden uzak bir yer bulun.
Sütü asla öğle yemeğinizi yemeyeceğiniz bir yerde -tuvalet gibi- pompalamayın. Bir toplantı salonunu ya da müdürünüzün odasını kullanmak için izin isteyebilirsiniz.

Bir göğüs pompası satın alın, ya da kiralayın.
Elektrikli pompalar genellikle el pompalarından daha etkilidir. Ayrıca bunların çift göğüs için olanlarıyla işinizi daha hızlı bitirebilirsiniz.

Eşyalarınız için bir yer bulun.
Pompa, göğüs pedleri, süt için boş şişe ve yedek bluz gibi eşyaları her gün yanınızda taşımak yerine, ofiste bunları koyabileceğiniz bir dolap edinmeye bakın. Kendi ofisiniz varsa şanslısınız demektir.

Pompalama işleminden sonra sütünüzü nasıl saklayacağınızı önceden planlayın.
Sütünüzü soğuk bir ortamda muhafaza etmeniz gerektiğini unutmayın. Eğer iş yerinde buzdolabı varsa, bunu kullanabilir, ya da sütü özel buzluk tarzı bir kutuda da muhafaza edebilirsiniz. Sütü böyle bir kutuda 10 saat, buzdolabında ise 8 gün boyunca saklayabilirsiniz.

Eve gelince bebeğinizi hemen emzirin.

Bebek Masajının Anne-Bebek İlişkisindeki Önemi



Anne bebek ilişkisi, müzisyen ve enstrümanı arasındaki ilişkiye benzer. Ancak bu ilişkide anne ile bebek, ne yalnızca müzisyen ne de yalnızca enstrüman rolündedir. Karşılıklı etkileşimle bu dinamik ilişki içinde "çalıcı" ve "çalınan"ın rolleri sürekli olarak değişir.

Gün boyu sadece bebeğiniz yada çocuğunuz ile ilgilenmek çok yorucu bir eylemdir ve bazı anneleri depresyona kadar götürebilir. O yüzden annenin gün içinde bebeğinden uzakta kendisine ait zaman yaratması çok önemlidir. Çünkü kendisi için bir şeyler yapan, ‘beslenen’ anne, bebeğini ‘besleyebilir’.

Anneliği bütün zorlukları yanında genel olarak keyifli bir hale getirebilmek bebeğinizi pasif olarak düşünmeyip, onunla iletişim kurmanızla mümkün olur. Bebeğinize masaj yapmak onunla iletişim kurma yöntemlerinden en etkili olanıdır.

Bebeğinizin güven içinde, bağımsız bir şekilde büyümesinde başta anne sonra da baba ile geliştireceği "bağlanma” deneyiminin rolü büyüktür. Bağlanmanın gerçekleşmesi ise ancak anne ve bebeğin birbirlerini karşılıklı olarak iyi anlamaları ile mümkündür. Bebek masajı "dokunma" ve "iletişim"in bu dönemdeki önemini çarpıcı bir şekilde ortaya koyan güzel bir örnektir.

Bebek masajı, anne ve bebeğin birbirleri ile tanışıp ilişkiyi başlatma ve geliştirmesi için önemli bir role sahiptir. Dolayısı ile bebek masajını yalnız fiziksel yararları olan fiziksel bir terapi olarak düşünmemek gerekir. Masaj sırasında iletişimin 5 boyutu ile birlikte (görme, dokunma, koklama, duyma ve tat alma), 6. boyut olarak hareketler de devrededir. Bu sırada ten teması ile sağlanan sözsüz iletişimin ilişkinin niteliğindeki önemi büyüktür.

Örneğin; annenin bebeği ile göz teması kurarak bebeğinin ayak parmaklarına dokunması; bunu yaparken yumuşak bir sesle ne yaptığını bebeğine anlatması, vücudunun dokunduğu bölgelerin adı ile birlikte, bebeğini rahatlatacak "gevşe", "rahatla" gibi sözler söylemesi bebeği yalnız fiziksel olarak değil; ruhsal olarak da rahatlatır.

Her anne-bebek ilişkisi, kendine özgü dinamikleri olan "biricik" bir ilişkidir. Dolayısı ile anneye, bebeğine nasıl bakması gerektiği konusunda genel geçer tavsiyelerde bulunmak çok da doğru bir yaklaşım değildir. Çünkü bu türden tavsiyeler annenin kendi iç sesini dinleyerek, doğal ve rahat davranmasına engel olup, annenin öz güvenini olumsuz etkileyebilir.

Sözgelimi, kendisine verilen tüm tavsiyeleri uygulamasına rağmen bebeği hiç durmadan ağlayan anneyi düşünelim. Böyle bir durumda anne hem bebeğinde bir problem olduğunu düşünür (çünkü yapılması gereken "her şeyi" yapmış ve işe yaramamıştır) hem de bebeğini yatıştıramadığı için ona yetemediği duygusuna kapılır. Bebeği ağladıkça çaresizliği artan anne karşısında ise, bebek kendini daha çaresiz hissederek daha çok ağlar. Bu da annenin bebeği ile olan ilişkisini tam bir kısır döngüye götürür.

Böyle bir durumda anne mümkün olduğu kadar soğukkanlı davranıp bebeğini dinlerse, ilişki kurup stres içinde olan bebeğini yatıştırabilir. Bebeğini dikkatli bir şekilde gözlemleyen anne onun ihti
yaçlarını bilebilir. İşte bebek masajı annenin hem bebeği ile olan ilişkisinde kendini, hem de bebeğini gözlemlemesi için gerekli olanağı da sağlar.

Masaj sayesinde hem anne bebek arasında yakın bir ilişki başlamış olur hem de masajla birlikte vücudun bölümlerini önce ayrı ayrı fark eden bebek, daha sonra vücudunu bir bütün olarak gevşemiş bir şekilde algılar. Masaj ilk yapıldığında bu deneyime alışkın olmayan bebek ağlayarak tepki gösterebilir. Böyle bir durumda masajı bırakmak gerekir. Ancak zamanla masaj bebek için keyifli bir hale gelecektir. Ayrıca bebek ile anne arasında yaşanan stresli zamanların neden olduğu gerilimler, geçirilen bu "nitelikli" süre sayesinde bir anlamda telafi edilmiş olur.

Bebeğe masaj yapmak için en ideal zaman doyurulduktan 1 saat sonradır. Şayet bebeğinizin ateşi varsa ya da rahatsızsa masaj yapılmamalıdır. Yeni doğan bebeklere de masaj yapılabilir . Özellikle prematüre doğan bebekler üzerinde masajın olumlu etkisi araştırma sonuçları ile de kanıtlanmıştır. Masajın etkili olabilmesi için doğal yağların tercih edilmesi gerekir. Çünkü sadece doğal yağları en iyi şekilde ten emebilir. Bu yağlar arasında bebek için en ideal olanı badem yağıdır. Ancak bebeğin cildine zarar vermeyeceğinden emin olmak için önceden bebeğin tenine yağı damlatarak sonucu gördükten sonra yağı tüm vücuduna uygulamakta yarar vardır.



Anne-bebek arasındaki güven bağı nasıl oluşuyor?



“Bağlanma, anne ve bebek tarafından ortak olarak uyumla oluşturulan, doğallıkla gelişen bir süreçtir” diyen Klinik Psikolog Çiğdem Çalkılıç Taylor, anne-bebek arasındaki güven bağının nasıl oluştuğunu ve bu bağın çocuğun ilerideki yaşamına nasıl etki ettiğini anlattı.


Her anne ve bebek birbiriyle bağlanır; ne şekilde bağlanırlarsa bağlansınlar, bebek, bu bağ içerisinde hem fiziksel hem de psikolojik olarak kendisini geliştirir. Güvenli bağlanma, bebeğin kendisine gerçekçi bir şekilde güvenen bir çocuk olarak büyümesine katkıları yoğundur.

Bebek önce anne ve babasının hayalinde (psikolojik dünyalarının içinde) var olur. Anne ve babanın bebeğe duygusal olarak bağlanması, bebek dünyaya gelmeden çok önce başlar. Bağlanma, tüm canlıların yaşamlarını kurmaları ve devam ettirmeleri için gerekli, doğal bir süreçtir. Bebek daha doğmadan, anne ve babasının iç dünyasında yer almaya, ete kemiğe bürünmeye başlamış; insan olması, kişiliğini oluşturması için gerekli olacak psikolojik ortam, onun için hazır edilmeye başlanmıştır. Bebek de bağlanmaya ve bağlanacağı bireyleri bulmaya doğru bir miktar programlanmış olarak doğar. Memeyi, ilk ağız sütünün kokusundan bulmayı bilir, o sütün kokusu ona tanıdıktır çünkü dokuz ay anne karnında bu kokuyu bilerek büyür. Ancak sadece bu değil. Sesini bir süredir duyduğu, bu önemli şahsı görmeyi, göz göze gelmeyi de bilir. Ayrıca buna ihtiyacı vardır; bağlanmak, güvende hissetmek, kendini teslim edip bırakabilmek, uyumak ve büyümek için…

Bebek ile anne arasındaki psikolojik uyum süreci

Hamilelik döneminde, annenin kendi bebekliğinde yaşadıkları, kendisinin annesi ve babası ile olan duygusal bağlanma sürecinin özellikleri canlanmaya başlar; annenin iç (psikolojik) dünyası, doğacak bebeği ile kuracağı bağlanma ortamına doğallıkla, kendiliğinden yansıyacaktır. Bebek, öncelikle annesinin iç dünyasında var olacak, ardından doğum sonrası, bebek ile annenin ortak içsel dünyaları oluşacaktır. Bu ortak psikolojik dünya, bebeğin kendi iç dünyasını oluşturması, bağımsız bir birey olması yolundaki ön hazırlıktır. Yani bebeğin benliğinin oluşumu ilk başta annesinin o bebeği tanıma, anlama isteği ile kurduğu hayaller ve kurgularla başlar. Bebek, annesinin onu tanıma, anlama isteği olmadan psikolojik anlamda bir varlık gösteremez. Anne hangi duygu durumunda olursa olsun, bir şekilde bebek ile bağlanacaktır ve bebek bu bağlanmaya hazırlıklı olarak doğar. Bebeğin doğumuyla birlikte, pratik anlamda pek çok konunun da (besleme, emzirme, uyku düzeni, gaz, kolik meseleleri, bebeğin çişini, kakasını rahatlıkla yapıp yapamadığı, varsa alerjik reaksiyonlar, anne ve bebekteki uykusuzluk vb.) halledilmesi, bebek ile anne arasında psikolojik uyumun sağlanması süreçleri ile birlikte yürür. Bu dönemde anne ve babanın birbirlerine destek olmaları, aile yakınlarından duygusal anlamda destek görmeleri ve bazı gerekli hallerde pratik anlamda yardım almaları rahatlatıcı olacaktır.

Güven bağı oyuncağı nedir, ne işe yarar?

Anne bebek arasındaki bu güven bağını temsil eden (dokunma duyusuna hitap eden) yumuşak bir oyuncağı, daha bebek doğmadan seçmek ve hamilelik sırasında da o oyuncağı kucaklamak, sonrasında bebek ile oyuncağı da bir araya getirmeye özen göstermek çok yararlı bir çaba olacaktır. Bizim kültürümüzde, bu tip oyuncakların (ayıcık, bebek veya battaniye, yastık) bağımlılık yapması korkusu yaygındır. Halbuki anne-bebek güven bağını temsil eden ‘güven oyuncağı’ giderek büyüyen bebeğin, annesi ile olan yakınlığını hissetmesi, annesini göremediği anlarda o oyuncağıyla birazcık avunup rahatlaması, uykuya dalarken oyuncağına sarılarak uyuması, hem anneyi hem bebeği daha mutlu hissettirecektir.

Sakinleşmeye ihtiyaç duyulan anlar için çok faydalıdır

Bebeklerin pek çoğu, annelerinin vücut parçalarına (boyundaki bir ben, kulak memesi, saçları, dudak veya ağzı) dokunarak uykuya dalmayı öğrenirler. Bu, pek çok durumda, çocuk büyüse de devam eder, çocuklar bir türlü ten teması, olmadan uykuya geçişi sağlayamazlar ya da uykuya dalma hep bir mesele haline gelir. ‘Güven bağı oyuncağı’ sadece uyku için değil, sakinleşmeye ihtiyaç duyulan anlar için de çok faydalıdır. Bu tip bir oyuncak çocuğunuzun 15 aylıktan itibaren başlaması ihtimali olan ‘negatif dönem’ zorlukları ile başa çıkmanızı da kolaylaştıracaktır. Bu oyuncak çok sık yıkanmamalıdır, çünkü kokusu önemlidir. Dokunuşu ve kokusu ona güven ve rahatlık verecektir. Bu tip bir oyuncak genelde görevini 5-6 yaşlarına kadar tamamlar. Bu yaşlara kadar aynı oyuncağın kullanılması önemlidir. Bu tabii ki zorlayarak yapılacak bir şey değildir, zaten bebekliğinden beri alıştığı oyuncağını hemen her çocuk doğallıkla sahiplenir. Bu tip bir oyuncağa anne ve babanın da olumlu hislerle bakmaları çocuğu daha da iyi hissettirecektir.


Kaynak İçin Tıklayınız.

sosyal profil

Twitter Facebook Google Plus LinkedIn RSS Feed Email